22 Haziran 2012 Cuma

antolojik lakırtı - II

yorulmuştum
ve yeni bir başlangıç lazımdı;
yaşlanıyordum
boş bir ormanda yürüyordum
ayaklarımın altındaki çalıları hissettim..

devrilmiş bir ağacın önünden geçtim;
sonra bana bakan dallarını hissettim..
alışkın olduğum bir yer değildi burası,
hayallerimi kurduğum yer de değildi..

biliyorum,
her şeyin sonu olabileceği bir yerdi,
seçimim;

ama gitmedim, kaldım:
- şimdi sonumu bekliyorum..

7 yorum:

  1. bunu çok sevdim...

    Beklemek,beklerken neyi beklediğini düşündürmeye varıyor, ara sıra uğruyorum böyle,yada o bana uğruyor kim bilir.Yaşanmışlığın içselleşip çoçuklaşmasıyla tek kalmışlığın hayal kırıklığı,yarına varmayacak olan göz yaşlarım var.Asi,hoyrat bir rüzgar gibi yim,insan etraflıca düş kuruyor bazen,kendine varmadan hapsediyorlar!yargısız infaz işte bu, kendini unutmamak için zor tutunuyorsun,dalın da hükmü kendine işte
    ...

    YanıtlaSil
  2. duygularına tercüme olması beni sevindirdi cidden ey değerli okur..

    bu hayatta en zor şey, beklemek..
    beklemek, çok şey demektir ve bedeli genelde hep ağırdır, ödenmiştir önceden..
    beklemek birini, ölümü bekler gibi beklemek; içinde o duyguya her ne kadar yer vermişsen, hayatın en büyük zaferini bile elde etmişsen, durup düşünürsün tek kalakalmışlığının o çoğul yalnızlığında: "ne oldu bee, n'oldu, şimdi ne olacak!.." diye.. yarına varacağın bir bekleyiş de olmasın ve gözyaşlarını da bırak, içinde kalmasın..

    YanıtlaSil
  3. Bilmen ne hoş,ne güzel...

    Göz yaşlarımı özgür bıraktım bile(tuzlandı neşem) susmuuyorum bak, bedelini ödediğim şeyler için özgürleşiyorum gittikçe,tutuyor buluyorum ellerimi, hayatın bir yerinden.Acılar sorumluluk almıyor,unutmanın en büyük sorumluluğu başlıyor...

    Her aşk biraz özgürdür,özgür lük aşk'a varmadan dönüyor geri, belki buda,aşk'ın huzura varmadığındandır.

    YanıtlaSil
  4. bazı insanlar aşkı doğururken yırtarlar kendilerini, ruhlarını kesmişlerdir ve kanarlar..işte böyle olunca bir aşk başlangıcı, gidişi, sonu ve macerası, artık asıl aşık ölmekle yaşamak arasında krokiler çizip durur kalbinden yaralı ama özgür bir at gibi; ve bilirsin, bazı atlar ölmez vurulduklarında..

    dipnot:
    öğrendim ki..
    unutmak, buz yüzyılda en kolay(miş)..

    güzelmiş yorumun, anlamlı..

    YanıtlaSil
  5. tam olarak yaşamsam!ona doğru gider bütün yollar,kesişen her yol için bir insan bırakmış oluyorum bu zamanda.

    unutmamak ise,delirmek gibi birşey...

    delirmediğin sürece aşk var.

    YanıtlaSil
  6. bundan yıllar önce daha deliliğin en uysal yerindeyken, teğet geçtiğim bir aşk vardı; aradan yollar geçerken, o aşkın yılların hızına çarptığını gördüm..ona uzanamadım bile, vardığımda ölü bir yılan gibi yatıyordu:
    - o gün anladım ki, randevusuna sadık tek şeydi: ölüm..
    acaba buna benzer yaşanmışlıklar var mıdır, diye düşünürüm ara sıra..

    not: delilik ve aşk..ikisi aynı kutudan çıkmış eskilerin dediğine göre..

    YanıtlaSil
  7. ölüm her zaman beklenmeyen bir misafir gibi gelir,azrail der ben emir kuluyum,bilmez misiniz!Ve yerini sebeplerin getirdiği durumlar alır,hep olmaması gerekenlerdir onlar,yaşamın sonu kendine gelmekle başlar,gitmek demek kaçmak demektir...

    ölümden korkarsan,yaşamdan korkuyorsun demektir.Nasıl yaşarsan ölüm o kadar önüne düşer,arkanı kollaman gerekmez.Yaşanmışlıklar,söyleşe söyleşe bir su tutturmuştur,burada gelip gitmeler hep vardır, benzemez ki aşklar!

    aşk'a geldim,o başı boş bir çocukluğun yaşama telaşıydı,buda her yaşta biraz daha geri atıyordu bizi,sevdiğim zaman ruhumun gençliğini doğuruyordum, çoçuktum, deli olmaya gerek duymazdım.

    YanıtlaSil